21 Nisan 2013 Pazar

Tefekkür dünyamıza...

"Sırtında yumurta küfesi taşımıyorlar" diye başladı söze kardeşim. Sırtımızda yumurta küfesi mi Notre Dame'ın Kamburu mu taşıyoruz bilemiyorum. Bilmişlik taslamak istemiyorum ama bildiklerimi de inkar etmek istemiyorum.
Aldatıcı bizi Allah ile aldatmasın diye dikkatli olmaya çalışıyorum. Allah'ın kitabında dediğini bir kenara bırakıp, kitapta dediğinden farklı bir şey söyletiyorsa o yumurtalar ne diyim ben şimdi. Haklı çıkmak için el-Hakk'ın dediklerine razı olmak, dediklerini yapmak ve insanlara bunu aktarmak lazım.
Peki şöyle dese bir kişi:
"Allah'ın, işlerimize ayak bağı olan ayetlerini dillendirmemek lazım."
Böyle denince ne kadar da batıyor değil mi! Ama şöyle dersek fazla göze batmayız:
"Sırtımızda yumurta küfesi taşıyoruz, bu kadar büyük bir sorumluluk ve gücü nasıl yönetiriz, aksi halde ne kadar kötü şeyler olur ama. Bu kadar yapılanlar boşa gider." Lafı şöyle tamamlarım ben o zaman: "Allah'ın kitabını İslam olarak anlatınca, bazı ayetleri bizim başımızı ağrıtacaksa, işlerimizi bozacaksa, geldiğimiz şu noktada İslam'ın önündeki engel Rabbimizin kendi vahyettiği ayetler olacaksa, o zaman Rabbimizin vahyini fazla dillendirmeyelim."
Bu da kulağa ne kadar itici geliyor değil mi? Sonunda dönüşümüz Rabbimizedir. Döndüğümüzde ne diyeceğiz?
Peki İslamı ve Kur'an'ı ve Rabbimizi anlamaya çalışan bir akıl şu soruları sorarsa nasıl cevap vereceğiz?

  • "Rabbimiz bu ayetleri indirirken insanlığın ve Müslümanların bu noktaya ulaşacağını bilmiyor muydu?"
  • "İslam'ın iyiliği için insanlığın iyiliği için Rabbimizin bazı ayetlerinden vazgeçebilir miyiz? Bunun İslam kaynaklarında ve Kur'an'da delili var mıdır? Peygamberlerin kıssalarında örneği var mıdır?"
Rabbimizin kitabında, hitabında ve dinini insanlığa sunma yönteminde bir eksiklik olduğu düşüncesi Müslümanların aklına sızarsa bunun sonuçları insanlık için kurtuluş mu olur yoksa kendimize mi yazık ederiz? Kendimizle beraber bu hataya düşürdüğümüz insanların da vebalini yüklenmiş olmaz mıyız?
Tüm Müslümanlar insanlara Kitab'ı öğretmeli, yaşamalı, Kitabı onlara okuyup anlatmaldır ki temizlenebilelim.

Bakara 151:
Nitekim kendi içinizden size ayetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, size Kitab'ı ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi size öğreten bir Resul gönderdik.

Araf 35:
Ey Adem oğulları! Size kendi içinizden ayetlerimi anlatacak peygamberler gelir de kim (onlara karşı gelmekten) sakınır ve kendini ıslah ederse, onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.

Araf 63:
(Allah'ın azabından) sakınıp da rahmete nail olmanız ümidiyle, içinizden sizi uyaracak bir adam vasıtasıyla size bir zikir (kitap) gelmesine şaştınız mı?"

Zümer 71
O küfredenler, bölük halinde cehenneme sürülür. Nihayet oraya geldikleri zaman kapıları açılır, bekçileri onlara: Size, içinizden Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bugüne kavuşacağınızı ihtar eden peygamberler gelmedi mi? derler. "Evet geldi" derler ama, azap sözü kafirlerin üzerine hak olmuştur.

Al-i İmran 164:
Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah'ın ayetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkardan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler.

Kasas 59:
Rabbin, kendilerine ayetlerimizi okuyan bir peygamberi memleketlerin ana merkezine göndermedikçe, o memleketleri helak edici değildir. Zaten biz ancak halkı zalim olan memleketleri helak etmişizdir.

Fatır 29:
Allah'ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah için) gizli ve açık sarfedenler, asla zarara uğramayacak bir kazanç umabilirler.

Cuma 2:

Çünkü ümmilere içlerinden, kendilerine ayetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara Kitab'ı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen O'dur. Kuşkusuz onlar önceden apaçık bir sapıklık içindeydiler.

Talak 11:
İman edip salih amel işleyenleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size Allah'ın apaçık ayetlerini okuyan bir Peygamber göndermiştir. Kim Allah'a inanır ve faydalı iş yaparsa Allah onu, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. Allah o kimse için gerçekten güzel bir rızık vermiştir.

Beyyine:
1-Apaçık delil kendilerine gelinceye kadar ehl-i kitaptan ve müşriklerden inkârcılar (küfürden) ayrılacak değillerdi.
2-(İşte o apaçık delil,) Allah tarafından gönderilen ve tertemiz sahifeleri okuyan bir elçidir.
3-En doğru hükümler vardır şu sahifelerde.

Bu ayetleri bilmeyenler Bu Kitabı okumayanlardır. 
Tüm kardeşlerimize 'derslerinde' Allah'ın kitabını okumalarını tavsiye ediyorum. Çünkü Allah'ın kitabını okuyup arınacak ve arındıracak elçiler biz Müslümanlardan başkası değildir. Yoksa müşriklerin ve kitap ehlinin küfürden ayrılmaları nasıl mümkün olur. Yine hatırlatıyorum 'artık derslerinizde' Allah'ın kitabını ön plana çıkarın. Sakın birileri de size "o işleri yapanlar var, bizim kulvarımız farklı" demesin, çünkü o işleri yapan kimslere "Müslümanlar" deniyor. Kulvarımız Allah'ın elçisinin kulvarı olsun, O'nunda görevinin de Allah'ın ayetlerini okuyup, insanlara bu ayetleri anlatmak olduğunu yukarıdaki ayetlerden anlamışızdır inşallah.
Rabbimizin huzurunda, varlığını bilmediğimiz ayetlerinden utanmayacak mıyız? Ahireti kastedmiyorum, şu ânımızı ve şu halimizi kastediyorum, her an huzurda olduğumuza göre... Bu şekilde ölürsek elbette hesap gününde de utanacağımız bir gerçek. Hiçbir ayeti atlamaksızın Allah'ın kitabına sarılmayı hem kendime tavsiye olarak alıyorum, sizlere de tavsiye ediyorum kardeşlerim.
Selam ve dua ile...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder